بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِسَاباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
* * *
Hazreti Ebu Hureyre (radıyallahü anh), Rasülullah (sallallâhü aleyhi vesellem) Efendimiz’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Kim, faziletine inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”
(Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203)
Ramazan ve Allah Teâla ile İrtibat
Ramazan ayı ve orucu ruh ve beden sağlığına, ferdi ve içtimaî hayata bakan yönleriyle pek çok hikmet ve faydalara sahip olsa da hadis-i şerifte geçtiği üzere mü’minler onu yalnızca Allah’ın emri olduğu ve neticede de o’nun rızasına kavuşturduğu için eda ederler. Nitekim bir kudsî hadiste Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) Ramazan orucuyla ilgili olarak Cenab-ı Hakk’ın şöyle buyurduğunu bildirmektedir:
كُلُّ عَمَلِ ابْنِ آدَمَ لَهُ إِلاَّ الصِّيامَ فَإِنَّهُ لي وأَنَا أَجْزِي بِهِ
“Oruç dışında insanoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir ve mükâfatını da ben vereceğim.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)
Resul-i Ekrem (sallallâhü aleyhi vesellem) Efendimiz Ramazan ayı ve orucunun Allah’a yakınlaştırması ve fazileti hakkında ümmetine şöyle seslenmektedir:
للصَّائمِ فَرْحَتَانِ يفْرحُهُما إِذا أَفْطرَ فَرِحَ بفِطْرِهِ وإذَا لَقي ربَّهُ فرِح بِصَوْمِهِ
يتْرُكُ طَعامَهُ وَشَرابَهُ وشَهْوتَهُ مِنْ أَجْلي الصِّيامُ لي وأَنا أَجْزِي بِهِ والحسنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا
“Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)
والَّذِي نَفْسُ محَمَّدٍ بِيدِهِ لَخُلُوفُ فَمِ الصَّائمِ أَطْيبُ عِنْد اللَّهِ مِنْ رِيحِ المِسْكِ
“Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)
مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ والعَمَلَ بِهِ فلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ في أَنْ يَدَعَ طَعامَهُ وشَرَابهُ
“Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.” (Buhârî, Savm, 8, Ebû Dâvûd, Savm, 25)
İki Cihan Serveri Efendimiz (sallallâhü aleyhi vesellem) orucun kötülüklere karşı muhafazasını ve oruçlu kimseden beklenen tavrı ümmetine şöyle haber verir:
والصِّيامُ جُنَّةٌ فَإِذا كَانَ يوْمُ صوْمِ أَحدِكُمْ فَلَا يرْفُثْ ولا يَصْخَبْ
فَإِنْ سَابَّهُ أَحدٌ أَوْ قاتَلَهُ فَلْيقُلْ إِنِّي صَائمٌ
“Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)
إِذا جَاءَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجنَّةِ وغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ وصُفِّدَتِ الشياطِينُ
“Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur.” (Buhârî, Savm 5; Müslim, Sıyâm, 1-5)
مَا مِنْ عبْدٍ يصُومُ يَوماً في سَبِيلِ اللَّه إِلاَّ باعَدَ اللَّه بِذلك اليَومِ وَجْهَهُ عَن النَّارِ سَبْعِينَ خَرِيفاً
“Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu cehennemden yetmiş mevsimlik mesafe uzaklaştırır.” (Buhârî, Cihâd, 36; Müslim, Sıyâm,167-168)
Kur’an-ı Kerim’de Ramazan ayı ve orucunun anlatıldığı yerde dikketmizi çeken husulardan birisi de Ramazan’la ilgili ayetlerin nihayetinde duanın anlatılmasıdır. Burada Allah Teâlâ mü’minlere Ramazan ve orucu bildirdikten sonra şöyle seslenir:
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ
فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.” (Bakara Suresi, 2/185)
Öyleyse biz de ellerimizi açıp sürekli O’na dua etmeliyiz. Dua ederken de, himmetimizi âlî tutmalı; yakın çevremizden başlayarak inananların ve bütün insanlığın hayır ve saadetini istemeliyiz. Bu mevzudaki hadis-i şeriflerde şöyle buyurulmuştur: “Allah (azze ve celle) Ramazan’ın her gecesinde üç defa şöyle buyurur: Bir isteği için dua eden yok mu ona isteğini vereyim. Tevbe eden yok mu tevbesini kabul edeyim.” (Beyhakî)
“Allah Teâlâ, Ramazan’ın her gün ve gecesinde cehennemi hak eden bir kısım kimseleri bağışlar. Bir de ramazan’ın her gün ve gecesinde her müslümanın kabul edilecek bir duası vardır.” (Müsned-i Bezzâr)
Ramazan ve Teravih İklimi
Rasûl-ü Ekrem (aleyhissalatu vesselâm) Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde teravih namazı kılmanın önemini şöyle ifade buyurmuşlardır:
منْ قَامَ رَمَضَانَ إِيماناً واحْتِساباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
“Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan namazını (teravihi) ikâme ederse onun geçmiş günahları bağışlanır.” (Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim)
Teravih namazı Hanefî, Şafiî, Hanbelî mezheplerine göre yirmi rekâttır. Malikî mezhebinde ise yirmi ve otuz altı rekât olduğu şeklinde iki görüş vardır. Gücü ve kuvveti yerinde olan mü’minler teravih namazını mutlaka yirmi rekat olarak ikâme etmeye çalışmalıdırlar.
Ramazan ve Kadir Gecesi
Ramazan’ın bütün geceleri değerli olmakla birlikte son on günün yeri ayrıdır. Hazret-i Âişe annemizin bildirdiğine göre Efendimiz (aleyhi ekmelüttehâya) Ramazan’ın son on gününe ayrı bir önem verirdi:
كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم إِذَا دَخَلَ العَشْرُ أَحْيَى اللَّيْلَ وَأَيْقَظَ أَهْلَهُ وَشَدَّ المِئْزَرَ
“Ramazan ayının son on gününde Rasülullah (sallallahu aleyhi ve selem) geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, kendisini tamamen ibadete adardı. (Buhârî, Leyletül-Kadr, 5; Müslim, İtikaf, 7)
Hadislerde geçtiğine göre Kadir gecesini Ramazan’ın son on gecesinde, bir rivayette de son onun tek gecelerinde aramamız tavsiye edilmiştir. Bin daha hayırlı olan Kadir gecesine nâil olmaya çalışmak, bütün inananların hedefidir.
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ
“Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadr Suresi, 97/3)
Allah dostları da bütün bir Ramazan’ı hatta bütün bir senenin gecelerini Kadir gecesi olabilir diye değerlendirenlerin bu geceye erişeceğini söylemişlerdir.
Hazret-i Âişe annemiz, Allah Rasülü Efendimiz’e “Yâ Rasülallah! Kadis gecesini idrak edersem nasıl dua edeyim” diye sormuş, Efendimiz de (aleyhissalati vesselam) şu cevabı vermişlerdir:
اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ العفْوَ فاعْفُ عنِّي
“Allah’ım! Sen çokça affedicisin, affı seversin, beni de affet.” (Sünen-i Tirmizi)
Biz bu ve benzeri duaları, bütün ümmet-i Muhammed’in ve insanlığın hayır ve hidayetini niyet ederek yapmalıyız.
Ramazan ve Reyyân Kapısı
Hadis-i şeriflerde, Cennet’in sekiz kapısından bahsedilmekte ve mü’minlerin farklı farklı kapılardan Cennet’e girecekleri belirtilmektedir.
إِنَّ فِي الجَنَّة باباً يُقَالُ لَهُ الرَّيَّانُ يدْخُلُ مِنْهُ الصَّائمونَ يومَ القِيامةِ لا يَدْخُلُ مِنْهُ أَحَدٌ غَيرهُم
“Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir.” (Buhârî, Savm, 4; Müslim, Sıyâm, 166)
Ramazan ve Hayır Faaliyetleri (İçtimai Hayat)
Sosyal hayat adına da Ramazan’ın yeri bambaşkadır. Ramazan vesilesiyle dargınlık ve kırgınlıklara son verilir. Mü’minler birbirlerini ve özellikle de fakirler ve talebeleri iftar ve sahur soflarına davet ederler.
كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم ، أَجْوَدَ النَّاسِ وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ في رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ وَكَانَ جِبْرِيلُ يَلْقَاهُ في كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ القُرْآنَ فَلَرَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ أَجْوَدُ بِالخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ المُرْسَلَةِ
“Rasüllullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Hazret-i Cibrîl’in, onunla buluştuğu zamanlardı. Cibrîl (aleyhisselâm), Ramazan’ın her gecesinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile buluşur, karşılıklı Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Rasülullah (aleyhissalatü vesselam) Hazret-i Cibrîl ile buluştuğunda, hayır getiren bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.” (Buhârî, Savm, 7; Müslim, Fezâil, 48, 50)
Mü’minler de çoğunlukla zekatlarını bu ayda verir, Allah yolundaki himmet ve sadakalarında Allah Rasülü’nü örnek alırlar.
Ramazan ve Oruçluya İftar Ettirmenin Fazileti
Ramazan’ın hayır vesilesi olmasının ayrı bir ünvanı da iftar davetleridir. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) ve shabe-i kiramın sofraları misafirsiz kalmamıştır. Hatta misafirsiz yemek yemeyen hanelerin sayısı hiç de az değildir.
مَنْ فَطَّرَ صَائماً كانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ غَيْرَ أَنَّهُ لا يَنْقُصُ مِنْ أجْر الصَّائمِ شيءٍ
“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm, 82. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd, 44; İbni Mâce, Sıyâm, 45)
أَفْطَرَ عِندكُمْ الصَّائمونَ ، وأَكَلَ طَعَامَكُمْ الأَبْرَارُ وَصَلَّتْ عَلَيْكُمُ المَلائِكَةُ
Bir hadiste bildirildiğine göre de Allah Rasülü (sallallahu aleyhi ve selem), bir gün Hz. Sa’d İbni Ubâde’nin yanına geldi. Hz. Sa’d derhal bir parça ekmek ve zeytin çıkarıp Rasülullah’a ikram etti. Efendimiz (aleyhi ekmelüttehâyâ) bunları yedikten sonra ona şöyle dua etti:
“Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun.” (Ebû Dâvûd, Et’ime, 54. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm, 45)
Ramazan ve Sahur
Ramazan orucunu sahur yaparak tutmak sünnettir. Çocuklar da mutlaka sahur ve iftarlara iştirak ettirilmeli, oruç tutamayacak kadar küçük olsalar bile iftar ve sahurun manevi havasını onlara da teneffüs ettirmelidir.
تَسَحَّرُوا فَإِنَّ في السّحُورِ بَركَةً
“Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45)
فَضْلُ ما بيْنَ صِيَامِنَا وَصِيامِ أَهْل الكتاب أَكْلَةُ السَّحَرِ
“Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir.” Müslim, Sıyâm, 46)
Ramazan ve İtikaf
Kendini Allah’a ibadete adamanın ünvanı olan itikaf, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem)’in ömrünün sonuna değin devam ettiği bir sünnetidir. Hadiste şöyle rivayet edilmiştir:
كَانَ رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَعتَكِفُ العَشْرَ الأَوَاخِرَ مِنْ رَمَضَانَ
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ramazanın son on gününde itikâfa çekilirdi.” (Buhârî, İtikâf 1, 6; Müslim, İtikâf, 1-4)
Netice olarak
Her şeyiyle tamamen hayır, bereket ve rahmet olan Ramazan ayı ve oruç ibadeti bütün sene için de en güzel bir örnek ve talimdir. Allah Teâlâ dileseydi oniki ay oruç tutmamızı emir buyururdu ve bu O’nun hakkıdır. Fakat O, diğer ibadetlerde de olduğu gibi kullarına rahmetiyle muamele de bulunmuş ve Ramazan’dan sonra da aynı ruh ve intizamın korunması murad buyurmuştur. Ramazn ayı ve orucunun anlatıldığı ayetlerde şöyle buyrulmuştur:
يُرِيدُ اللهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ
“Allah Teâlâ siz kulları için kolaylık murad eder, zorluk değil.” (Bakara Suresi, 2/185)